Kelebek Chat, Kelebek Sohbet Odalari KelebekChat.Gen.Tr

Marx ve Foucault’dan karanlıkta düet

Marx ve Foucault'dan karanlıkta düet

Tevfik Kalkan‘ın kitap kritiği

Bryan D. Palmer’ın bilim, sanat, felsefe ve politika tarihi analizinin merkezine ‘sınır ihlallerini’ yerleştirdiği yapıtı Karanlığın Kültürleri heyecan verici ve ufuk açıcı bir okuma deneyimi vaat ediyor.

Palmer, kitabının sunuşunda post kuramların imge üretimine hepten muhalif olmak yerine, belli sınırlar içerisinde imge ve metaforla olduğu kadar olay ve hakikatle de uğraşarak, onlarla birlikte çalışmayı seçtim, açıklamasını yapar.

Palmer, anlatısında çağdaş düşüncenin yetiştirdiği, tarihsel gecenin en sofistike yolcusu, metafizik gecenin muhabiri dediği Foucault ve hala hayaleti dünyamızın üzerinde gezinen, hem yetiştiği yüzyılın hem de günümüzün sızlayan vicdanı ve sömürüye karşı atılmış en gür adalet çığlığı olarak, ruhu aramızda dolaşan Marx’ın sesini birlikte kullanır, onlara kendi sesi ile adeta düet yaptırır.

En fazla dokuz yaşındaki çocukların on beş saat boyunca çalıştıkları işgünleri bilhassa dehşet vericidir: Bu çocuklar yedi yaşından itibaren, haftanın altı günü, sabah altıdan akşam dokuza işbaşındaydı. Marx’ı, bu çocukların kanıyla, sermayeye para basılmasından daha fazla çileden çıkaran şey yoktu. İşgününü bir hırsızlık olarak betimliyor, tüm gücünü,  sömürü ve zulmün ipliğini pazara çıkarmak için harcıyordu. Foucault ise, konformist gözün görmeyi reddettiği, ötekine ait alana gözlerini dikiyor ve eşcinsellerin, psikiyatri hastalarının,  mahkumların haklarını dokunaklı bir şekilde dile getiriyordu.  

Peki bu karanlık konser boyunca bizleri neler beklemekte?

Hemen her durakta karşımıza çıkan yaratıcı fikirler ve zengin çağrışımlar gerçekten de hayranlık verici ve zihin açıcı. Örneğin Dracula doyumsuz iştahı ve kan tutkusu ile burjuvayı simgelerken, Frankestain’ın canavarı  çirkinliği, garipliği, yalıtılmışlığı, yabancılığı ve bireysellikten yoksunluğu ile işçi sınıfını sembolize etmektedir. Yapıt, ışıltısını bu türden dudak uçuklatan metaforlara borçlu değil sadece. Palmer’ın el attığı her konuda engin bir birikimi ve hiç abartısız bir kütüphane dolduracak kadar okuma serüveni var. Ciddi bir emek ve mesainin, parlak bir üslupla buluşması ortaya ‘Karanlığın Kültürleri’ni çıkarmış.

Palmer’ın uygarlık tarihi okumasının fonuna geceyi seçmesinin mantıklı ve lüzumlu bir gerekçesi var. Çünkü yeni bir yaşamın ana rahmine düşmesi örneğinde olduğu gibi, bilimsel, politik, siyasi ya da felsefi bir yeniliğin yavruları da her zaman gecede dölleniyor, tohumlar toprağa gecede atılıyordu. Gece, yeni bir günün doğum hazırlığı olarak hem savaşı hem de aşkı barındırıyordu bünyesinde.
Gece, aydınları, anarşistleri, düzenin tekerine çomak sokanları simgelerken; gündüz kralları, papayı, engizisyonu, bağnazlığı ve taassubu simgeliyordu. Burada gece ve sınır ihlali yaldızlı bir gösterge olarak, hayata ve hayatın rutin akışına bir müdahale olarak da okunabilir. Ancak bu ihlalcilerin önemli bir ayağını temsil eden postmodernlere ve postmodernizmin bütün yorumsal meta anlatılarına karşı temkinli bir eleştirisi de var Palmer’ın. Temkinli çünkü Baudrillard’an, Foucault’ya, Deleuze ve Guattair’den Bataille’ye kadar bir dizi posmodern düşünce adamından da sıkça yararlanmakta. Uygarlık tarihinin eklektik okumasını yapan Palmer, bunu aynı zamanda okurun önüne bir öneri olarak da sermekte. Baudrillar’ın deyişi ile ‘her ne kadar dört bir yandan üzerimize düşen ışıklarla gölgesini yitirmiş insanlara benzesek’ de artık, bu durum tüm yorumlarımızı, umutsuzluk içinde görülen rüyaların belirsizlik atmosferine mahkum etmemeli. ‘Foucault gecenin fırsatlarını vurguluyor ve bizi bunların olasılıklarına bakmaya zorluyorsa Marx da bize, günün belirlediklerini ayık olarak analiz etmeden yapamayacağımızı hatırlatıyor.’

Burada Palmer’ı ilgilendiren karanlık, sınır ihlalcisi kültürlerden doğan toplumsal dönüşümdür. Çünkü ülkeleri sınıflara, dünyayı da kapitalist, emperyalist menfaat sahalarına ayıran bu sömürü pratiğinden: sınıf, ırk ve cinsiyetin yabancılaşması ve kalıcı şekilde çarpıklaştıran ezilmeleri  doğmaktadır.  Fakat: ‘Karanlık, hiçbir zaman yalnızca kötülüğün zamanı olmadı, en talihsiz gericilik ve ceza dönemlerinde bile.’

(Akşam Kitap)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartların görmek için bu linki kullanabilirsiniz

Exit mobile version